27 Ağustos 2011 Cumartesi


Üzülmemi istemezdin sevgilim. Canım yansın istemezdin hiçbir zaman. Gözlerimin acıyı, nefreti, hüznü, üzüntüyü kusmasına dayanamazdın ama ben en çok, onları senin omuzuna yüklemeyi severdim. Bilirdim taşıyabileceğini. Güvenirdim çünkü sana sevgilim. Sen kolaylıkla atardın onları tek bir silkinişle üstünden. Sonra da açardın vücudunun kapılarını bana. Kendi yuvama geldiğimi hissettirirdin. Sıcacık, huzurlu, mutlu, bizli…
Hiç gitmeyeceğine sonsuza kadar yanımda olacağına o kadar inanmıştım ki sevgilim gerçekleri görmeyi unutmuşum. Bir gün çekip gideceğini ve bir daha asla dönmeyeceğini aklımdan o kadar uzak tutmuşum ki ben, gittiğinde ne yapacağımı şaşırmışım. Başka kapılar çalmışım hep seni bulmak ümidiyle ama bulamamışım. Senin onlar gibi olabileceğini düşünmüşüm ben! 
Aptallık etmişim! 
Kimse senin kadar iyi gidemez sevgilim. Kimse senin kadar iyi tattıramaz ayrılığı bana. Kimse aşkı bu kadar dolu yaşatamaz, kimse yalnızlığı bu kadar yalnız hissettiremez ve kimse bu kadar iyi acı çektiremez. 
Üzülmemi istemezdin sevgilim. Canım yansın istemezdin hiçbir zaman. Gözlerimin acıyı, nefreti, hüznü, üzüntüyü kusmasına dayanamazdın ama ben en çok, onları senin omuzuna yüklemeyi severdim. Ama yoksun… Acı çektirmek isteyen çok fazla kişi var. Taşıyamıyorum bu kadarını ölüyorum sevgilim. Bir ara dönmelisin ve açmalısın vücudunun kapılarını bana. 
Yaşamalıyız sonsuza kadar, birlikte ölmeliyiz. 
Başka bedenlerle değil, ikimiz olmalıyız. İki bedende tek ruh gibi ölmeliyiz.

15 Ağustos 2011 Pazartesi


Bu sefer her zaman yanımda olacağını söylemeden gidiyorsun. Belki de son kez bu şekilde sarılıp kokumu içine çekiyorsun. Öpüyorsun son kez ve gidiyorsun. 
Dur gitme! 
Sana ihtiyacım var.
Diyemiyorum bu sefer. Sadece, içime kusuyorum bütün üzüntülerimi ve haykırışlarımı. O iki kelimelik cümleyi söyleyemiyorum. Kelimeler boğazımda düğümleniyor. Hayallerimiz… Şiddetli depremden dolayı yıkılan binalar gibi yıkılıyor. Kelebekler… Geri dönmemek üzere kaçıyorlar. Ve aşk… Geri gelmeyeceğini çığlık çığlığa haykırıyor. 
Şimdiden sensiz geçemeyecek günleri düşünmeye başlıyorum o anda. Zamanın geçmek bilmeyecek sessiz, yalnız ve umutsuz günleri. Korkuyorum sevgilim. Buna karşı koyup üstesinden gelemeyeceğimden korkuyorum. 
Hayır.
Dur lütfen gitme..
Çıkmıyor kelimeler dudaklarımın arasından. Ama sen hissedersin. Gitmeni istemediğimi bilirsin. Neden böyle bir vedalaşma oluyor şimdi?
Kalp atışlarım hızlanıyor sevgilim. Korkuyorum. O kadar sevdiğini söylüyordun, nasıl şimdi gidersin! 
Nasıl sevmediğini söylersin! 
Yıldızımızı görüyor musun sevgilim?
Hani bitanem nerde göster bana?
Bak tam şurda en büyük ve en parlak olan. 
Evet gördüm aşkım. Çok parlak ve çok büyük gerçekten. 
Ve yalnız…
Bizim gibi…
Yalnızlığımızda, yalnız bırakıyorsun şimdi beni. Gidiyorsun. 
Dur gitme!
Seni seviyorum.
Diyemiyorum. affet sevgilim. lütfen affet. Gitmek isteyen sendin ve gidiyorsun. Son kez bu şekilde sarılıp kokumu içine çekiyorsun. Öpüyorsun son kez ve gidiyorsun..

12 Ağustos 2011 Cuma

Eğer ona onu sevdiğimi söyleseydim,  bu resmen ilişkimizi başlatmak anlamına gelicekti ve ondan sonra kum saati çalışmaya başlayacaktı. Doğmak, nasıl ölüme doğru koşmaksa her beraberlik de ilk anından itibaren kendi sonuna doğru ilerlerdi. İhanet, sıkıntı, hayat ya da ölüm sizi ayırana dek!

6 Ağustos 2011 Cumartesi



her gittiğinde, biraz daha yok etmek istedim seni, kendimi. unutmak bütün anıları silip atmak istedim. hepsi daha az acı çekmek içindi sevgilim.