26 Temmuz 2011 Salı

boşversene biz hiç aşık olmayalım birbirimize. konserlere gidelim. maça gidip küfür edelim. uçurtma uçuralım. kumsalda uzanıp deli içelim. gece de yıldızlara bakabiliriz. bisikletle gezerken yağmur yağsın, sırılsıklam olalım. benimle kek yap.  balık tutalım sonra tekrar denize atalım. boşver aşık olmayalım biz. aşk korkutucu. beraber eğlenelim en iyisi, ama hep benimle uyu.
çok oldu yüzünü görmeyeli, tenine dokunmayalı, tekrardan konuşmayalı. neler yaptığından haberdar değilim bir süredir. hayatından çıkarmışsın çoktan beni sevgilim. ama benim hayatımdan çıkmayı unutmuşsun. ya da çıkmana izin vermiyorum. seni fazla derin yerlerde saklamışım. geri çıkaramıyorum, kurtaramıyorum ordan seni. hala benimleymişsin gibi. yanımdaymışsın gibi düşünüyorum.
daha sonra da;
ne zaman o otobüse binsem, sanki gene sürpriz yapıp yanına gelicekmişim gibi hissediyorum. 
ne zaman Taksim’in o kalabalık İstiklal Caddesi’ne gitsem tekrardan sürpriz yapıp yanıma gelicekmişsin gibi hissediyorum
her metroya bindiğimde kalabalık insanların arasından çıkıp geliceğini ve hadi gidiyoruz demeni bekliyorum.
her gittiğim yerde insanların yüzlerine bakıyorum. belki seninle karşılaşırım diye. 
ne zaman Osmanbey’e gelsem o evin önünden geçiyorum. 
sonra geri dönerken yalnız başıma o merdivenlerden iniyorum. 
sensiz.
yalnız.
boş, buz gibi ellerle. 
geçen gün iş çıkışına denk geldiğim için belki görürüm seni diye bir saat boyunca metro istasyonunda bekledim. o kadar kalabalığın içinde belki bulurum seni sandım. ama hiç tanıdık yüz yoktu. 
sen yoktun. 
hep birlikte gittiğimiz o yollardan bir kez daha yalnız başıma gittim o gün. 
sonra da o fotoğrafa baktım. 
tek birlikte olan fotoğrafımıza. 
acıktığımda karnımı doyurmak için yaptığın o makarna geldi aklıma. 
sonra da şarkımızı dinledim sözlerini kulağıma fısıldadığın var ya o işte. 
if you be my star, i’ll be your sky…
haber alamıyorum diye çok merak ettim geçen gün.
gizli numaradan aradım seni. 
kendi numaramdan ararsam açmassın diye korktum.
sesini duyduğum anda içime dolan huzur. 
özlem.
mutluluk.
heycan.
çok uzun zamandır tadamadığım duygulardı. 
daha sonra da o fotoğrafı gördüm.  
başka bedeni sarmışsın. 
başka dudakları öpmüşsün.
başka ruhu sarmışsın.
onunla uyumuşsun. 
onunla inmişsin o merdivenleri. 
onunla çekilmişsin o fotoğrafları.
sen bırakmışsın belki de onu evine. 
şimdi;
sadece belki senden bir haber alırım diye bekliyorum bazen. 
acaba mutlu mudur başkalarıyla diye düşünüyorum. 
sonra da seni gözyaşlarımla kendimden uzaklaştırmaya çalışıyorum. 
ama hala beceremiyorum sanırım..

5 Temmuz 2011 Salı

bugün İncir Reçeli’ni izledim aşkım. biz geldik aklıma. her hafta senin için bindiğim metro geldi. sonra geri dönerken beni bıraktığın zamanlar geldi.
elimi hep sımsıkı tutardın o kalabalığın içinde. sanki kaybolmamdan korkarmış gibi. yürüyen merdivenlerde bir alt basamakta dururdun hep, boynuna dolardım kollarımı. aynı boyda olurduk anca. sonra öpmeye çalışırdın. biri görücek diye söylendiğimde bir şey olmaz aşkım derdin gene öperdin. metroda bir yer boşaldığında hemen otuttururdun beni. tam önüme geçerdin ve ellerimi gene bırakmazdın. yol boyunca kenarda çalan sokak sanatçılarının şarkılarına eşlik ederdik birlikte. sonra otobüse bindirirdin beni 522B. otobüs geldiği anda hemen sarılıp hadi aşkım diyip 3 öpücük kondurup koş koş yapardın. gidene kadar beklerdin sonra da hemen mesaj atardın. ”çok seviyorum seni.” ayrılığın her zamanki burukluğu olsa da mutlu olurdum o mesajı görünce.
otobüste demirlere tutunmamaya çalışırdım hep. çünkü ellerim sen kokardı her ayrıldığımda ve demirlere tutunursam kokun kalmazdı bende. dudaklarımda kalmış tadın, ellerime sinmiş kokun, gözlerimi her kapadığımda tam karşımdaydın.
hatırladın mı bunları sevgilim, unuttun mu yoksa hepsini?
ben bugün çok ağladım. ama sen silmedin göz yaşlarımı. metroda ki sahneyi görünce biz geldik aklıma. yaptıklarımız. yaşananlar. anılar. tutamadım kendimi. ağladım. eskiden sakin ol derdin ağlama sakın derdin ama bugün demedin aşkım. çok ağladım. yanına gelip sarılmak istedim, teninin kokusunu tekrar alıp, doyasıya öpmek istedim. ama olmaz, olamaz…
…çünkü bitti.
- çok seviyorum seni.
+ ne kadar?
- yıldızlar kadar.
+ seni çok seviyorum aşkım.
- ne kadar?
+ gökyüzü kadar.
….
okuyor musun bunları, görüyor musun, hatırlıyor musun sevgilim?
…..
eğer okuyorsan bunları bil ki seni çok özledim.

4 Temmuz 2011 Pazartesi

Ben ondan bundan değil, yalnızca sürekli beni sevdiğini söyleyip sonra yok olan o adamdan nefret ediyorum.
bazen de uzun zamanlar sonra bir gece yanımda uyurken görüyorum onu. 
sabahları erkenden uyandırıp, beni sevdiğini ardından da gittiğini söylüyor.
bir keresinde de ”seni seviyorum” dediğinde benden karşılık bekledi!
anneme sordum. 
anne, dedim.
anne, kim o adam? 
hayat yoldaşım olduğunu söyledi. ama ben hiç inanmıyorum! o adam benim hayat yoldaşım değil.. 
ben ondan bundan değil, yalnızca hayat yoldaşım olduğu bahanesiyle sürekli perdeleri kapatıp beni sokaklardan uzaklaştıran o adamdan nefret ediyorum.
bir gün ben o adamla sevişirken bütün kuşların yatak odasına doluşmasını çok istiyorum. 
o adamın korkudan bayılmasını da çok istiyorum. 
bir gün bütün duvarların, ben o adamla uyurken yatak odasında üstümüze yıkılıp ikimizi birden ezdiğini getiriyorum aklıma.
bir gün sabah erkenden uyandırıp, onu sevdiğimi ardından da gittiğimi söylemek istiyorum. 
o adam gözlerini açarak uyansın. 
şaşırsın.
ben, sürekli beni sevdiğini söyleyip sonra yok olan o adamdan nefret ediyorum..
hayır. çaresizce sadece yalan söylemeye ve ondan nefret etmeye çalışıyorum. ben o adamı delice seviyorum.
kaç gün oldu bilmiyorum yüzünü görmeyeli. ama çok oldu. teninin, sesinin, kokunun, uzaklığından anladım. hep uzaksın bana. hep oralardasın. karanlıklarda… yalnızlık çok yalnız. sensizlik çok çaresiz, korkunç.. 
sana sarılamamak  huzursuz. gözlerine bakarak seni seviyorum diyememek korkunç. asla biz diye bir şey olmayacağını bilmek karanlık bir boşluk. uyandığımda günaydın diyen sesini duyamamak ümitsiz. yanımda olmadığını bilmek öldürücü..
sen hep gidersin.
ben hep özlerim seni..
yok olursun bir anda… 
ben hep beklerim seni. 
sensiz yürümek zor, yaşlı desteğe ihtiyacı olup yürüyemeyen bir kadın gibi. sensiz uyanmak zor, kör insanların uyandıklarında da bir şey görememeleri gibi. sensiz yaşamak zor, hiç doğmamış ölü bir bebeği yaşatmak gibi. sensiz olmak zor, hiçbir canlının kalbi olmadan yaşayamayacağını bildiğim gibi.
özledim seni. sen başka kalplerle, başka yerlerdeyken. özledim seni, tenini, sesini, kokunu, izlerini onlarlayken. 
ben hep özledim seni. her gittiğinde özledim. 
ben en çok bilmediğim teninin kokusunu özledim.