24 Ocak 2011 Pazartesi

duvarlar gittikçe büyüyor, sanki içinde bir sürü insan var ve benimle konuşuyorlar. sesleniyorlar acı bir sesle, binlerce ağlayan insan; aldatılmış, terkedilmiş, ihanete uğramış.. saatler geçmek bilmiyor, her saniye yüreğime işliyor, uyumak istiyorum, sadece uyumak. hiç uyanmayacağımi düşünüp sonsuz bir rüyaya dalmak istiyorum. ve sadece uyumak..
belki bir gün dudaklarını hissedebilirim, kokunu doyana kadar içime çekebilirim aşkım. belki bir gün seninle uyuyabilirim.. gerçi uyumam ki bütün gece seni izlerim.. sabah kalktığında yüzündeki tebessümü görmek isterim.. güne seninle birlikte ve mutlu başlamak isterim.. hani gezmeyi çok seviyorum ya evde durmaktan sıkılıyorum, sen olduğun zaman yanımda hiç sıkılmam ki aşkım bütün gün evde birlikte olsak hiç sıkılmam…
aslında korkuyorum aşkım bu istediklerimi bir kere yaşadıktan sonra sensiz olmaya dayanamam diye.. gidişini nasıl izlerim diye hep korkuyorum.. zamanın seninleyken ne kadar çabuk geçiçeğini biliyorum ve üzülüyorum.. hani yalnızken, canın sıkılırken zaman geçmek bilmez ya, olmak istediğin kişilerleyken ya da mutluyken de çok çabuk geçer ondan nefret ediyorum. çünkü önceden biliyorum ne kadar kötü bir duygu olduğunu.. ama sadece kısa bir süreliğine seninle birlikte mutlu olmak için her şeye katlanabilirim aşkım…
ilerde her şeyi düşünüp yüzümde bir tebessümle gözlerim yaşarabilir… geçmişi hayallerimizi, yaşadıklarımızı düşünürüm aşkım… herkes gibi değerini bilemeyen sevgililerden değil de, sevipte ayrılmak zorunda kalan sevgililerden olduğumuzu hatırlayıp yaşlar akıtırım gözlerimden… sonra toparlanmaya çalışırım biri görmesin diye sende en derin yerlere kaçarsın hemen anılarımızla… belki de sadece hayallerde kalır bu isteklerimiz sadece hayallerimizi hatırlarız ve birlikte yaşamak istediğimiz onca hayali sadece akıllarımızda düşünerek devam ederiz  hayatımıza ve ilerde sen başka kadınlarla, ben de başka erkeklerle birlikteyken birbirimizin aklına geliriz sonra tekrar en derinlere kaçarız…

belki de aşkım belki de….

Seninle yaşlanmak istiyorum. Seneler geçsin, sen beni bil, ben seni bileyım istiyorum. Benim olduğu kadar dostlarının, dostlarının olduğu kadar benim ol istiyorum. Nice sıkıntı ve zorluk yaşayıp anlatalım.

Yaşayalım kı, öğrenelim hayatı ve destek çıkmayı. Birbirimizin omuzlarında ağlamalıyız. Sen çok dertlenip, içip, arkadaşlarınla eve gelmelisin. Paylaşmalı ve beraber sıkılmalıyız.
Öyle ki, yalnız sıkılmak sıkmalı bizi.

Yaşayalım ki, paramız olunca sevinelim. Güzel günlerimizi, evimizde, bır şişe şarap ve pijamalarımızla kutlamalıyız. Ya da bazen dostlarla ucuz biralar içerek… Böylece yaşamalıyız işte.
Sonra çocuğumuz olmalı, düşünsene, senin ve benim olan bir canlı. Geceleri ağladıkça sırayla susturmalıyız. Sen arada mızıkçılık yapmalısın. Ve ben söylenerek sıranı almalıyım. Yorgun olduğum için yemek yapmamalıyım, söylenerek yumurta kırmalısın. Hava soğukken birbirimize sıkıca sarılıp yatmalıyız.

Zaman su gibi akıp giderken, herşey yaşanmış bir hayatımız olmalı. Herşeye rağmen hiç bıkmamalıyız birbirimizden. Mutlu da olsa, kötü de olsa, yaşadığımız günler bizim günlerimiz olmalı. Saçlara düşünce aklar ya da gidince aklar, çocukları güvence altına alıp gitmeli bu şehırden.
Kavgasız, her sabah gürültüyle uyanılmayan, sessiz bir yere gitmeliyiz. Geceleri balkonda denizi seyredip, sandalyelerimizde sallanmalıyız. Eve gelip, benden kahve istemelisin. Çocuklar gelmeli zıyaretimize, geçmışteki hareketli günlerimizi anımsamalıyız…

Öyle sevmelisin ki beni, bu yazdıklarım korkutmamalı seni.Tebessümler açtırmalı yüzünde.

Bir gün bu hayatı bırakıp giderken, sadece mutluluk olmalı yüzümüzde, birbirimizi sevmenin gururu olmalı “herşeyde”.

p.s i love you
herkes buraya akın etmeye başladı tumblr sitesinde ki aptal dedikoducu arkadaşımız yüzünden. sağolsun, ona burdan içimdeki bütün nefreti yolluyorum her şeyin bokunu çıkardığı için ve tumblr gibi bir siteyi güvensiz hale getirdiği için. bu konu hakkında bir yazı ilk defa paylaşıyorum fakat, böyle aptalca ve gereksiz bir şey yaparak sadece kendi egosunu tatmin edip mutlu oluyor heralde.
dedikodusu yapılan kişiler zaten açıklamak ya da paylaşmak istedikleri şeyleri istedikleri kişilere söylemiştir ki bu kimseyi ilgilendirmez. ne beni ne de başka birini. bu şekilde dedikodu yapılması çok terbiyesizce. bunu yapan kişinin çevremizden biri olması da daha kötü. kim olduğunu bilmiyoruz ve çevremizdeki bazı kişilere şüpheli gözüyle bakıyoruz ya da görünüyoruz.
bu konu hakkında daha fazla konuşmicam ya da tekrar açmıcam ama şunu söylüyorum bunu yapan kişi öncelikle empati kurmayı öğrensin ve kendini dedikodusu yapılan kişilerin yerine koysun. belki dedikodusu yapılanlar umursamıyorlar şu an ama çevrelerinde ki arkadaşları kızgın ve bazı ortamlardan ayrıldıkları için üzgünler...
neyse bu saatten sonra herhangi bir şey yapmanın anlamı zaten yok. belki de bu şekilde daha güzel olur ve mutlu oluruz.

bu arada ilk yazım da burda hayırlı olsun :w